15 Temmuz 2014 Salı



Nereye kadar sürecek bu yalnızlık?




s'Onsuz bir aşk olur mu?

Aşk içinde yaradanı barındırır
Ve bu yüzden ezelden ebede hep vardır

Neden olmasın?



Velhasıl

Sevmeyene bahane çok...!




SOrMA

14.05.2014
17 ağustostan sonra yaşadığımız en büyük facia buydu. Hepimizin yürekleri yandı.Hepimizin gözyaşları sel oldu.Ve hepimiz suçluyuz.

Kaderci miyiz kederci mi bilmiyorum.Bildiğim tek şey ihmalkar olduğumuz. Bir şey olmadan önce önlem almak bir yana biz olup bittikten sonra kuru gürültü etmekten başka birşey yapmayan bir kitle haline geldik.
Herkes diğerini suçlu ilan ediyor.Sorumluluk kısmından değil ha ideolojik kısmından hep. Seçim dönemi başlayan bu birbirini ötekileştirme, suçlu ilan etme süreci aynen bu olayda da devam etti.
Devlet Somada idi evet. Ama devletin kurumları Soma orada dururken niye görevinin başında değildi? Bu soruyu her dillendiren suçlu ilan edildi.Oysa insanlar bunca canın gitmesine insani bir tepki verdi çoğunlukla. Birileri savunmaya birileri saldırıya geçti.Ve ufacık bir sarsıntıyla (deprem) herkes can derdine düşüverdi. Can tatlıydı değil mi? Hepimizde bir bana bir şey olmaz, benim başıma gelmez zihniyeti var. Sonra da suçlu arama psikolojisi.
Yazık oldu giden canlara..Bir ömür babasız kalan çocuklara, hamile kalan eşlere, evlat acısı yaşayan ana-babalara...
Çıkarılacak çok dersler var, sorulacak hesaplar...



ÖZELEŞTİRİ...

Selamlar

Bugünlerde sadece kadınları gözlemliyorum.Davranışlarını,ahlaklarını,değer yargılarını,duygularını vs vs.Ve kafamda beliren şey; kadınlar dejenere olduğunda toplumun tüm yapısınında bozulmaya yüz tuttuğu yönünde. Kadınlar üzerinde toplum olarak kurduğumuz baskı onları kendi kısıtlı alemlerinde gizli kapaklı yaşamaya itti sanırım. Duygularını,düşüncelerini,arzularını kendi iç dünyalarında ve kendi sınırları içinde kimselere sezdirmeden en uçlara kadar yaşama gayretine girdiler.Evliler,bekarlar,ergenler...Herkeste durum bu çerçevede.Bazısı aldığı kültür çerçevesinde ne yaşarsam yaşarım aleni olarak kimseden korkum yok diyor.(Ki bunlar ekonomik anlamda güçlü olanlar) Bazıları da yaparım yapacağımı  imkanlar dahilinde kimsenin ruhu duymadan düşüncesinde. Ama benim önemsediğim kısmı yetişkinlerden ziyade yeni yetişen çocuklar. Büyükler fark etmese de çocuklar ebeveynlerini çokta güzel gözlemliyor.Çocuktur anlamaz düşüncesi tamamen gerçek dışı.Onlar o masum halleriyle anlamaya çalışır.Örnek alır hatta. Modernleşme adına değer yargılarını yitiren kadınlarımız.Güç kariyer, para ve dünyalık zevk uğruna yitirdikleri özleri. İçlerinde pişmanlıkları olsa da zaman zaman yine de aynı devam eden kadınlar.Bir yanda ezilen ,şiddet gören kadınlar,diğer yanda kendini kurnaz gören,namus kavramını sadece şeklen sahip kadınlar. Aslında her şeyi bu hale getiren erkekler.Evlendiği kadınlara ilgiyi sevgiyi çok görüp gözü hep komşunun tavuğunda olanlar. Annelerimiz,babaannelerimiz,ninelerimiz...Onlar bambaşkaydı. Ne moda bilirdiler ne makyaj..Okuma yazmaları bile yoktu bazılarının.Ama hanımefendiydiler, bilgili,şefkatli,anaç,usta birer aşçı,hemşire,terzi... Ve bunca hengamenin arasında beş vakitlerini aksatmayan nur yüzlüler. Şimdilerdeyse alışverişkolik, hazır gıda ile yemek yapan,altın-pırlanta meraklısı,yuva kurmaktan ziyade ev ve mobilya derdinde olan insanlara dönüştüler.Aşkla kurdukları evlilikleri kişisel kaprisleriyle sonlandırıp el kadar çocukları dahi gözüne gözükmeyen kişilere dönüştüler.Yanlış anlamayın ben kendimi ayırt etmiyorum,sadece üçüncü gözle yaptığım eleştiri değil,kendimde gördüğüm eksikleri de katarak yaptığım bir özeleştiri bu. Biraz düşünmeye sevk edilmek.Ne bileyim.Bazı şeyleri kaybettikten sonra bulmak zor.O yüzden hala bu değerlere sahip büyüklerimiz varken fark edebilmeliyiz.Değiştirebilmeliyiz bazı şeyleri...Rabbim gören gözler,duyan kalpler versin hepimize.Hoş'kalın...